Sezonun ilk yarısının son maçı da geride kaldı. Beşiktaş deplasmanda oynadığı bir derbi maçından da yenik ayrıldı. Ben bir sporsever olarak Turkcell Süper Lig’inden hem utanıyorum hem de iğreniyorum. Neden mi, buyrun bakın…
BugünÖnce kendi içimizden başlayalım, sonra yavaş yavaş kapımızın dışına doğru çıkarız. Şunu belirtmeliyim ki, sizlerden gelen tüm mailleri okumaya çalışıp, büyük bir kısmına da elimden geldiği kadarıyla cevap yazıyorum. Yenilenen sayfamızdaki yorumların da hemen hemen tümünü okumaya çalışıyorum. Derbi öncesi oyuncularımızı tek tek inceleyip, Beşiktaş’ın maçı alması benim için büyük sürpriz olmaz demiştim. Maç öncesi girip yorumlara baktığımda sizlerin çoğunun bu takıma ve galibiyete inancının olmadığını gördüm. Sizler de basının gazına gelip kendi takımınızı beğenmiyor ve inanmıyorsanız benim de sizlerde diyecek pek bir şeyim yok. Bu takıma inanmıyoruz, varın beni de okumayın, çünkü ben hem bu takıma hem de Mustafa Denizli’ye güveniyorum ve şunu da ekliyorum; sezon başında Beşiktaş şampiyonluğun en büyük adayıdır tezimi hala savunuyorum. Bu takım karşısına çıkartılan tüm engellere rağmen sezonun son virajına zirvenin içinde girip şampiyonluğu kovalayacaktır. Buna gülüp geçenler ister rakip takım yandaşları olsun, ister Beşiktaş’lıyım diye geçinen sizlerden biri olsun, hepiniz ile sezonun son 5-6 haftası kala tekrar görüşelim.
Bana en büyük acıyı Beşiktaş’lı taraftarların verdiği tepkiler geliyor. Yok efendim şu kadar puan kaybedilmiş, yok efendim derbiler gitmiş vs vs… Yoksa sizler de onlar gibi çıkıp Cisse atılmasaydı, Delgado atılmasaydı da fark etmezdi mi diyeceksiniz. Oyuncularımızın adam gibi duruş gösterip itiraz bile etmedikleri penaltı pozisyonları aynı sahada aynı hakemle Beşiktaş’ın lehine olsa ne olacaktı sanıyorsunuz? Penaltı dediğin penaltı gibi olacak kardeşim diyip, sizler onlar gibi eyyam mı yapacaktınız yoksa? Ya da ilk yediğimiz golün aynısı İBB maçında atan ama iptal edilen Nobre’nin gözü önünde aynı pozisyon oyun kuralları için gol olarak sayılınca ne diyorsunuz? Yoksa siz de mi çizgiyi 10-15 cm geçen topumuz gol olmayınca hakemlerde insandır hata yapar diyip, 1cm lik aleyhimize olan ofsaytları radar gibi yakalayan yan hakemlerin saf ve temiz olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Şunu bilin ki, Beşiktaş ne kadar iyi ise önüne çıkan engeller o kadar büyük olacaktır. 100. yılında durdurulamayan kadroya bir sene sonra neler yapıldığını ne çabuk unuttunuz. Aynı senaryo yine oynanıyor ama şimdi tek farkla, senaryoya siz bazı Beşiktaş’lılar da eklemişler. Beşiktaş bu sene onları korkutuyor çünkü yarı yarıya paylaştıkları pastanın asıl sahibine pay vermek istemiyorlar. Bıraktım iyi futbolu madem sahadaki gelişmeyi görmek istemiyorsunuz, alın elinize kağıdı kalemi GS ve FB nin elle attığı , ofsayt gollerini, faul yaparak atılan golleri koyun bir kenara, üstüne rakiplerine verilmeyen penaltıları ekleyin, onlardan çıkartın rakiplerine verilen komik kırmızı kartları, toplayın çıkartın bakın bakalım kim lider kim değil.
Hiç önemli değil, hakemlerin ne kadar yüzsüz ve arsız olabileceğini zaman içinde göreceğiz ama siz Beşiktaş’lılar bu takımdan vazgeçmeyin. Sanki son 10 yıldır sanki her sene Avrupa’da finallerden finallere koştuk da, büyük takımın hocası gibi konuşabilen, en büyük biziz diyebilen Denizli’ye altı ay sabredemiyoruz. Lütfen bari siz bu sergilenen oyunun bir parçası olmayın. Spor programlarını seyretmeyin, gazetelerde spor sayfalarını okumayın, gidin kendiniz Beşiktaş’ı seyredin sonra da kendiniz yorumlayın ve farkı sizler de hissedin.
RAKİPLERİMİZ
Farkında mısınız, bu kadar bariz hakem hataları olurken ligimizin son yıllarda şampiyonluğunu paylaşan iki takımında ses seda çıkmıyor. Eskiden rakibi lehine hatalı taç kararlarında bile ortalığı yakıp yıkan bu takımlarımıza bir inme geldi sanırım ve fair play ruhu içinde o kadar mutlular ki sesleri çıkmıyor ya da senaryo belli olduğu için herkesin keyfi yerinde rollerini oynuyorlar.
BEŞİKTAŞ YÖNETİMİ
Beşiktaş kurulduğundan beri bu kadar basiretsiz bir yönetim işin başına gelmemiştir. Acaba bugün yarın hangi yönetici çıkacak ve saçma bir şey söyleyecek diye beklemekten sıkıldım. Burun kıvırdığımız Trabzonspor bile masaya yumruğunu vurunda Beşiktaş yönetiminden daha çok ses getirir oldu. Geçen yazımda belirttim, sizden daha kötüsü olma ihtimali olmasa da maalesef yönetimin değişeceği zaman bu zaman değildir. Umarım o güne kadar daha fazla zarar vermesiniz Beşiktaş’a …
CÜNEYT ÇAKIR
Kendisi kâğıt üzerinde İngilizce bilen bir mühendis gözüküyor ama iş pratiğe gelince kendisi ortada gözükmüyor. Mühendisliği de hakemliği kadar kötü olsa gerek ki sigortacılık ile uğraşıyormuş. Benim de sigortacı arkadaşlarım vardır, sigortacılar uyanık olurlar, her zaman eşeklerini sağlam kazığa bağlamasını bilirler. Sayın Çakır’da belli hayat sigortasını sağlam bir yerlere yaptırmış ki bugünlerde de bu sigortanın primlerini ödemek ile meşgul. Sözüm meclisten dışarı ama ben kendi evime helal olmayan bir kuruş bile sokmak istemem. Haram para illa ki göz göre göre para karşılığı maç satmak ile olmuyor. Sakın yanlış anlamayın ben şunu ima etmiyorum, Cüneyt Çakır bu maçı para karşılığı satmıştır demiyorum ama Cüneyt Çakır bazı yerlere şirin gözükmek adına kariyeri karşılığı bu maçı satmıştır ve Beşiktaş’ı tıpkı Bünyamin Gezer gibi yakmıştır.
Bu listeye girecek olan birkaç Beşiktaş’lı oyuncu da var tabiî ki, ama ben onların ismini söylemekten sıkıldım, onlar komik durumlara düşmekten sıkılmadı. Neyse bugünlük benden bu kadar, sözün özü; Beşiktaş’a inanmaya devam edin, inanın bir şey kaybetmeyecek hatta kazanacaksınız. Eğer ligimiz abisine saygı göstermesini bilmeyenler hala laf dinlememekte ısrar eder ise, o ağabey çıkıp onları gereken dersi vermesini bilir.
Siyah Beyaz Aydınlık Günlerde Görüşmek Üzere…
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın