Siyah beyazlı takıma geliş öyküsünü de şu sözlerle anlattı Giunti: "Beni, Lucescu ve yöneticiler istedi. Ancak, Beşiktaş'ı ben tercih ettim. Sezon başında Lucescu, Yıldırım Demirören ve Kıvanç Oktay'la görüştüm. O zaman, Türkiye'ye gelmeyi aklımın ucundan bile geçirmiyordum. Sezon başındaki görüşme bende büyük iz bıraktı. Ve Beşiktaş'ın tüm maçlarını izledim. Transfer anlaşmalarının bitimine 2 saat kala kararımı vererek gelmek için Lucescu'ya telefon açtım."
Yardımcısı Fikret Kaldı'dan İstanbul'u öğrenmeye çalıştığını vurgulayan Federico Giunti, futbolu, yeni takımı ve arkadaşları ile ilgili olarak da şunları söyledi:
"En büyük özelliğim, futbolu beynimle oynamam. Beşiktaş'ta aynı özelliklere sahip Sergen'in oluşu beni mutlu etti. Sahaya çıktığımda kramponlarıma yalnızca yüzde 10 iş düşer. Hava toplarında çok etkiliyim. Boş yere pas atmam. Garanti oynarım.
Lucescu ile Brescia'yı çalıştırdığı dönemden beri görüşüyoruz. Luca'yı İtalya'dan bütün futbolcular sever. Çünkü o Romanya futbolunun bir kahramanıdır. İtalya Ligi'nde onunla çalışmak isteyen çok futbolcu var.
1994 yılından bu yana futbol sahalarında en uzun sakatlığı Milan'da yaşadım. Sakatlığım 3 hafta sürdü, ama bana 3 asır gibi geldi. Antrenmanlar dışında cimnastik yaparım. Eşim Gada, artistik cimnastik şampiyonu. Ailece sporseveriz. 20 aylık kızım Greta'yı da doğar doğmaz cimnastikçi yaptık. Futbola başlayacak gençlere de cimnastik yapmalarını tavsiye ederim. İtalya'da futbola meraklı gençler önce cimnastik salonlarının kapılarını aşındırır.
1999 yılında Milan'da şampiyonluk yaşadım. Şampiyonluğun ve zaferin heyecanını bilirim. Beşiktaş'a da bu heyecanı tatmaya geldim. Lucescu'yu tanırım, oyuncular arasında ayrımcılık yapmaz. Formayı hakkı olana giydirir.
Avrupalı futbol otoriteleri Milan'ın tesislerini anlata anlata bitiremez. Ama iddia ediyorum, Beşiktaş'ın Ümraniye'deki tesisleri Milan'ın tesislerinin yanında saray gibi. Böyle bir tesis her futbolcunun rüyasını süsler.
Ronaldo'yu Benfica'dan, Cordoba'yı da doğduğum ve yaşadığım Perugia'dan tanıyorum. Sergen'i Avusturya ile oynadığınız Dünya Kupası Grup Eleme maçlarından tanıyorum. Asistlerini unutamam. Türk Milli Takımı'nı Dünya Kupası'nda izledim. İlhan Mansız, Tayfur gibi dünya starları ile oynamak beni heyecanlandırıyor.
İstanbul'a gelir gelmez antrenmana çıkmam, siyah beyazlı takıma olan hasretimi gösterir. Bir gün sonra Xamax karşısında özel maçta forma giydim. Takım olarak mükemmel bir uyum yaşadım. Yabancılık çekmedim. Bana çok iyi davrandılar. Yabancı bir oyuncunun takıma kabul edilmesi biraz zaman alır. Bunları yaşadım ama Beşiktaş tam bir aile olmuş. Bende kendimi Kartal'ın yeni evladı gibi hissediyorum."
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın