Demirören, Del Bosque ile anlaşması üzerine şaşkına döndüğünü belirten Mathaeus şöyle devam etti: "İlk olarak Asbaşkan Kıvanç Oktay ile Milano'da buluştuk, protokol yaptık. Sonra Demirören görüşmek istedi. Viyana'da bir araya geldik. Brezilya restorantı diye tutturdu. Et yemek istiyormuş, bu sorunu da çözdük. Bu restorantta, kamp programından, transferlere, kalacak - gidecek oyunculara kadar her şeyi konuştuk. Bana 30 adet kaset yolladılar. Ben de, onlara 21 Haziran'da Salzburg'da başlayacak kamp için program yaptım. Turnuvaya da katılacaktık. Transfer konusunda da yol gösterdim".
Matthaeus, Demirören'in asla uluslararası bir centilmen olamayacağını da iddia etti ve sözlerine noktayı koydu: "Bana İstanbul'un en büyük yalısını, en pahalı arabasını vaad eden, çocuklarımın bir İngiliz okuluna gideceğini söyleyen, takım için tam yetki veren Demirören'e son sözümü söylüyorum; bir insan zengin olabilir, ama unutmasın ki, hayatta parayla satın alınamayacak şeyler de vardır. Kendisine ve takımına başarılar diliyorum. Bir gün Türkiye'de, Beşiktaş dışında mutlaka bir takım çalıştıracağım. Aslında böylesi daha iyi oldu. Anlaştıktan sonra bu sorunlar yine çıkacaktı".
Sergen'den söz ettiler. Kumar oynuyor, gece geç saatlere kadar geziyor ve kendine iyi bakmıyormuş. Bunlardan bana ne. Kendilerine şunu söyledim; Sergen Dünya'nın en yetenekli futbolcularından biri. 5 kilo verecekti ve benim yıldızım olacaktı. Zaten 1 - 2 yıl daha oynar. Münih Olimpiyat Stadı'nda bana attığı çalımları hâlâ unutamıyorum.
Okan Buruk ile de anlaşmışlar. Hayırlısı olsun. Ama şunu bilsinler, Okan Buruk'un menajeri Ahmet Bulut'un çalıştığı menajerlik şirketinin patronu, Okan Buruk'un ta kendisi. Bu şirketin ve kişilerin yaptıkları işlerin, Avrupa piyasasında hiç de hoş karşılanmadığını herkes biliyor. Özellikle Menajer Ahmet Bulut çok tehlikeli birisi.
Emre, Ronaldo ve Ahmet'in kalmasını istedim. İbrahim Üzülmez büyük yetenek dedim. Cordoba'nın yerine Rüştü'nün alınmasını, böylece yabancı kontenjanının açılmasını istedim. Yabancı olarak Partizan'dan İviç, Macar Gera, Kızılyıldız'dan Zigiç alınsın dedim. Ama Beşiktaşlı yöneticiler, ille de siyahi bir oyuncu almak istediler.
Wiltord'u almak için harekete geçtiler. Bonservisi elinde, ama kendine 11 milyon dolar, yıllık da 3 milyon dolar istedi. Maliyeti 20 milyon dolar oluyordu. Hasselbaink'i önerdim. Pahalı geldi. Bunun üzerine Kezman'ı tavsiye ettim. Uzun boylu Zigiç ile Kezman forvette iyi bir ikili olurdu. Ama bu tavsiyelerimi hiç dinlemediler.
Kaynak: Milliyet