Bu geceki maça gelirken kafamda birçok soru vardı. Beşiktaş’ın muhteşem sesi Çarşı, acaba gerçekten iddia edildiği gibi yönetimin adamı mıydı? Beşiktaş bu kadar yönetimsel hatalar içinde iken acaba yine çıkıp yönetime destek verelecekler miydi? Eğer böyle olursa kendi kendime bir daha kapalıya gitmeme sözü vermiş bir şekilde, her zamanki gibi maçı o ateşli seyircinin arasında seyretmek üzere yerimi aldım.
Futbolculara gösterilen ufak tepkinin ardından, kapalının eleştiri oklarının hedefi federasyon ve hakemler oldu. Acaba, kafaları karıştırıp, yine bir şekilde pasif bir hareket ile yönetimi mi savunacaklar diye düşünmeye başladım. Maçın başlaması ile birlikte kapalıdan başlayan “Yıldırım Demirören Yeter” tezahüratı tüm şüphe ve endişelerime son verdi. Kapalı Beşiktaş duruşunu ne olduğunu yine göstermiş, hem mevcut yönetimini kırmadan, hem de gerçekleri dile getirerek Yıldırım Demirören ve ekibinin artık bırakmasını dile getiriyordu. Rakip takımların merak ettiği Beşiktaş’lı duruşu, camianın sıkıntılı olduğu şu günlerde yine ortaya çıkmıştı. Beşiktaş’lılar “Yönetim istifa” gibi kırıcı olabilecek bir slogan yerine, çok daha yumuşak ama mesajı net verecek bir şekilde başkanlarına rica ettiler. Bu slogan aslında çok ince mesajlarda içeriyordu, aslında şunu diyorlardı; “Başkanım senin iyi niyetinden ve ne kadar Beşiktaş’lı olduğundan en ufak şüphemiz yok ama Beşiktaş’ımızın çıkarları uğruna lütfen artık bu kutsal görevi başkasına devret”.
Maça gelecek olursak; kadrolar elime geldiğinde gözlerime inanamadım. Ricardinho, Delgado, Serdar Özkan, Bobo ve Higuain ilk 11 olarak sahaya çıkıyordu. Bu gece Beşiktaş seyircisinden tek geçer not olan Ertuğrul Sağlam benden geçer not alamadı. Aklım hemen İnönüde’ki İstanbul Belediye maçına gitti, o maçta bu adamların yarısı çoğu sahada yoktu. Ligin en iyi ve formda takımı olan Sivas karşısına çıkan bu kadro ya başka eller tarafından yapıldı ya da Ertuğrul Sağlam’da son günlerdeki şokların etkisi ile kendini kaybetti. Korkak olmak ile suçladığımız Ertuğrul Hoca , bu kez kantarın topuzunu diğer tarafa doğru kaçırmış ve Sivas gibi bir takıma karşı orta sahayı bir tek Cisse’ye emanet etmişti. Beşiktaş öne geçmesine rağmen, kötü bir gününde olan Sivas’tan iki gol yemekten kurtulamadı.
Yönetimin de hataları var, Ertuğrul Sağlam’ın da hataları da var ama bana soracak olursanız bu gecenin mutlak suçlusu kim diye, hiç düşünmeden Beşiktaş’lı futbolcular derim. Daha iki gün önce tüm camiayı rezil etmiş olan bu oyuncular, eğer hiç utanmadan bugün de kendi evinde yeniliyorlarsa tek ve mutlak sorumlu kesinlikle onlardır. Geçen yazımda da değindiğim gibi Beşiktaş’lı oyuncular artık bu tip olaylara alıştı. Şunu biliyorlar ki, sonuçlar ne kadar kötü olursa olsun, fatura ya hakemlere, ya hocaya ya da yönetime çıkıyor. Bugüne kadar fatura asla onlara çıkmadı. Son yılların en başarısız takımı olmalarına rağmen belki de Turkcell Süper Liginin en çok ücret alan oyuncuları hala onlar, bu kadar başarısızlığa rağmen kimse onları yerden yere vurmuyor, içlerinden biri bile çıkıp bu kötü duruma isyan etmiyor. Beşiktaş seyircisi Pascal Nouma diye bağırırken, orada vermek istediği mesaj aslında, bu tip yenilgilere isyan eden, bunu kendine yakıştıramayan (Leeds maçında rakibine attığı tokat) futbolcuya olan hasrettir. Takım içindeki asıl suçlu oyuncular gayet rahatlar, çünkü sıra birkaç oyuncuyu göndermeye bile gelse, nasıl olsa İbrahim Akın var, Baki var, Burak var, Ricardinho var, sıra asla onlara gelmez. Bu yüzden herkes çok rahat, hafta içi antrenmana çık, sezon boyunca dökül, Beşiktaş seyircini başarıya hasret bırak, cebini doldur, sonra olayları kenardan, belki de için için gülerek izle. Yıldırım Demirören’in gitmesini isteyen ilk kişilerden biri olmama rağmen, başkanlarının futbolcuları için yaptığı o kadar fedakârlığı fark etmeyen, başkanlarının bu kötü günlerde biraz olsun rahatlamasını sağlayacak bu maçı bile kazanmaktan aciz olan bu futbolcular asla ama asla cezasız kalmamalıdır.
Sözün özü; Beşiktaş hakemler tarafından kesilmeye devam ederken, Beşiktaş’ın haklarını koruyamayan Beşiktaş yönetimi derhal istifa etmelidir. Futbolcular ciddi şekilde cezalandırılmalı, Ertuğrul Sağlam ise kendine gelmelidir. Beşiktaş camiasının tek sığınacağı liman durumunda olan Ertuğrul Sağlam sivri demeçlerden kaçınıp, sadece takımına konsantre olmalıdır. Seyirci alınan kötü sonuçlara rağmen ona inanmaktadır. Ertuğrul Hoca bu güveni boşa çıkarmamalıdır. Beşiktaş camiası hemen yeni başkan adayını açıklamalı ve hazırlıklarına başlamalıdır. Eğer geçen seçimde olduğu gibi bu borçlarından altından kalkamam, bende başarısız olurum korkusu ile aday çıkmaz ise Eray Erdal’ı başkan adayı olarak karşınızda göreceksiniz!
Hakemlere Özel Ders:
Hakemlerimiz komiklikler serisi devam ediyor. Bu gece maçta iki takımın oyunları da itirazları ile nerde ise hakemi döveceklerdi. Sevgili hakem arkadaşlarımız, eğer bir karar veriyorsanız sonuna kadar arkasında durun. Bir futbolcu itiraz ediyorsa ona kurallarda yazan sarı kartı kibar bir şekilde gösterin. Futbolcunun itirazında haklı bile olması sonucu değiştirmez. Yeter ki siz bir karar verirken doğru verin ya da doğru verdiğinize inanın. (Eğer bazı yerlerden talimatlar alıp maçlara çıkıyorsanız o ayrı!)
Not:
Tello artık iyileşsin, Beşiktaş onun oynamadığı son dört maçı da kaybetti! Acaba basit bir istatistik mi yoksa Tello bu kadar önemli mi???