Nobre: "Güneş'in işi kolay değil"

Futbolculuk kariyerini 11 yıldır Türkiye'de sürdüren Mert Nobre, ülkemizdeki işinin henüz bitmediğini söyledi.

Zaman

Marcio Nobre, nam-ı diğer ‘Mert Nobre' artık bizden biri. Ziyaretimize karşılık teşekkürlerini iletirken, “Ben de sizin gibi düşünmeye başladım.” diyor tebessüm ederek. Çalışma ofisi olarak ayırdığı bölüm tamamen Türkiye'ye adanmış. Bir tarafta oynadığı takımların formaları, diğer yanda vitrin dolusu ödüller. Masanın üzeri Türkiye'den getirdiği eşyalar, duvar boylu boyuna kariyerinden fotoğraflarla dolu. Eşi Priscila Hanım, “Merhaba, hoş geldiniz.” diyerek bizi karşılıyor. Türkiye'de doğan küçük kızı Valentina, tüm şirinliğiyle babasına koşarak gelişimizi haber veriyor

Başarımın sırrı istikrar ve uyum

Kahvelerimizi yudumlarken ‘Mert' ismini neden seçtiğini merak ediyoruz. Kısa ve basit konuşuyor: “Orijinal adıma olan ses yakınlığı ve anlam benzerliği.” Türkiye'de geçirdiği onca yıl sonunda Nobre'yi en fazla insanların içtenliği etkilemiş. Türkiye'ye gelişinden kısa süre önce Japonya'da oynadığını ve oradaki olumsuz deneyimin etkilerinden Türkiye'de kurtulduğunu özellikle dile getiriyor.

Parana eyalet liginden Japonya'ya kiralanan ve ardından Cruzeiro'da Alex de Souza'yla ter döken Nobre, 2004'ten bu yana Türkiye'de. Esas yurtdışı serüvenine Fenerbahçe'yle başlayan 35 yaşındaki deneyim, daha sonra sırasıyla Beşiktaş, Mersin İdman Yurdu ve Kayserispor'da boy gösterdi. Kendisinin uzun süre yeşil zeminde kalmasında ‘istikrar ve uyum' faktörünün etkisine dikkati çekiyor. 2006'da Türk vatandaşlığı onaylanan ve her sene ortalama 10 golden fazla atan Nobre'nin siması Haluk Levent'e benzetiliyor.

Alex ve Bursaspor'da krallık tacını takan Fernandao'nun hemşehrisi olan 1980 doğumlu Nobre, 8 şampiyonluk gördü. Alex'in popülaritesine alkış tutarken, “Onun başarısı gururumuzu okşuyor.” cümlesini kuruyor. En çok maça Beşiktaş'ta (126) çıkmış, en çok skoru Fenerbahçe'de (46) kaydetmiş. “Kendini nerede görüyorsun?” sorusuna cevabı mütevazı: “Gönlümde bu işi Türkiye'de sonlandırmak, devamında birikimlerimi değerlendirme arzusu var. Ama gelecekte ne olacağını Allah bilir.” Sohbet koyulaştığında biraz da menajer Bayram Dağdeviren'in yönlendirmesiyle Nobre kabuğunu kırıyor: “Türkiye'de hangi yabancı bu kadar uzun süre oynama fırsatı buldu? Oğlum henüz bir yaşındaydı. Kızım dünyaya gözlerini Türkiye'de açtı. Neredeyse ömrümün yarısı Türkiye'de geçti.” Türkiye'de kendini evinde hissettiğini vurgulayan Nobre, halkımızın aileye verdiği önemden bahsediyor. Kabiliyetli isim, “Brezilya'da çok kahve içilir. Kızım Türkiye faktöründen olsa gerek çayı seviyor.” diyor. Biraz da güncel gelişmelerin üzerinde duruyoruz. Kayserispor'la kontratının bittiğini, yeni tekliflere baktığını aktarıyor. Sarı-Kırmızılılarla anlaşan Teknik Direktör Okan Buruk'u methediyor: “Onu futbolculuğundan tanıyorum. İyi bir insandı. Gaziantep'te alkışlanacak işlere imza attı. Bence Kayseri için iyi olacak.”

Şenol Güneş'in işi hiç de kolay değil

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile Alex de Souza arasındaki meseleye hiç girmeyen Nobre, Bursaspor'un başına geçen Ertuğrul Sağlam ile Beşiktaş'la kontrat yapan Şenol Güneş hakkında şunları kaydediyor: “Ertuğrul Hoca'nın elindeki kadro kaliteli. Takviye de gerçekleştireceklerdir. Yeniden zirvede olabilirler. Şenol Güneş ise yeni bir ekip oluşturmak zorunda. Bu, uzun bir uğraş ve adaptasyon süresi gerektirdiğinden Güneş'in işi kolay değil.”

Mert Nobre, Türk futbolunun gidişine farklı bir açıdan bakıyor: “2004'ten bu yana çok şey değişti. Önceden gayret ön plandaydı. Bugün daha teknik bir oyunla karşı karşıyayız. Türkiye'deki futbolun kolay olduğu yanılgısında. Fransız Nicolas Anelka, ligde fileleri kaç kez sarsabildi? İspanyol Guti Hernandez ve Portekizli Ricardo Quaresma'nın denemesi de başarısızdı. Franck Ribery de tutunamadı. Umarım Türk futbolu hak ettiği değere ulaşır.”

Ay-Yıldızlı forma içimde ukde kaldı

Sakinliğini koruyan Nobre, Milli Takım konusu açılınca ‘Türk damarı' tutuyor: “Beşiktaşlı yöneticilerden öneri geldiğinde öncelikle Fatih Terim ile görüşmek talebimi ilettim. ‘Beni oynatacaksa Türk vatandaşı olmak isterim' dedim. Sayın Terim bana ‘Hakan Şükür yakında ayrılacak, onun yerine koyacak biri lazım.' dedi. Ancak anlayamadığım şekilde daha sonra herhangi bir davet almadım. Ay-Yıldızlı forma içimde ukde kaldı.” Nobre, son olarak Türk futbolseverlere mesaj yolladı: “Olur da Türkiye'ye dönemezsem, giydiğim formaların renginden ziyade Türk halkının sıcaklığını anımsayacağım.”

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın

  Ana Sayfaya Dön
Karakartal Anasayfasına Dön